ACT NEDİR?

Kabul ve Adanmışlık Terapisi

ACT’ a göre psikopatolojinin ve insanın mutsuz olmasının temelinde psikolojik katılık  yatmaktadır. Evrimsel açıdan bakıldığında ise bir sistemin gelişmesi için o sistemin esnek olması gerekmektedir. Esnek olmayan hiçbir şey gelişemez. Act’da psikolojik esnekliği sağlarken amaç bireye değer faktörlerini fark ettirmekle beraber defüzyon (ayrışmayı) sağlamaktır.

Psikolojik katılık modelinde olan birey değer faktörlerini belirleyememekle beraber zihniyle kaynaşma (bilişsel füzyon) halindedir. Bizlerin amacı ise bireyin psikolojik esnekliği modelini etkinleştirmekle beraber düşünceye düşünce gibi bakabilmesini sağlamaktır. Gün içerisinde hepimizin zihninden olumsuz düşünceler geçiyor ve bu düşünceleri zaman zaman kavramsal benlik olarak benimsiyoruz özellikle zihnimizdeki olumsuz düşüncelerden ya kaçınıyoruz ya da kaynaşıyoruz.

Kaçtığımız düşünceler ise daha sonra bize ızdırab olarak geri dönüş yapıyor. Zihnimizdeki olumsuz düşüncelerle kaynaşıyor muyuz yoksa onlara rağmen değerlerimiz doğrultusunda bir davranışta mı bulunuyoruz? Değerlerimiz doğrultusunda bir hayat tercih ettiğimiz sürece kaygımız bizimle olacak ve biz onunla kaynaşmaktansa ona karşı bir strateji geliştirmemiz gerektiğinin farkındalığını yaşıyor olacağız.

Yaşantısal Kaçınma / Experiential Avoidance

İçsel deneyimlerimizi (düşünce- duygular- anılar gibi) şeklini, sıklığını veya durumsal hassasiyetini kontrol etme veya değiştirme girişimidir.RFT ve ACT’a göre yaşantısal kaçınmanın kaynağı bizim olayları değerlendirme, öngörme ve önleme yeteneklerimizdir. Yaşantısal kaçınmanın kaynağı bizim dil ve bilişimiz sayesinde sorunu çözeyim derken birbirine katmamızdır.

ACCEPTANCE AND COMMİTMENT THERAPY
Acceptance And Commitment Therapy

Bizler dil ve bilişimizi geliştirirken içsel deneyimlerimize göre değil, dışsal deneyimlerimize göre geliştirdik. Çünkü çocukluğumuzda dil ve bilişimizi geliştirirken odağımızda dış dünya vardı. Bu sebeple dış dünyadan gelecek olan tehlikeleri öngörme, onları kontrol etme ve değiştirme konusunda iyiyiz. Ama bu dil süreçlerimizi içsel deneyimlerimize karşı da aynı şekilde kullanmamızı sebep oluyor ve işe yaramayıp durumu daha da kötüleştirebiliyor. İçsel deneyimleri değerlendirme, öngörme ve önleme çabalarımız bize duygularımızı olumlu ve olumsuz olarak kategorize etmemize sağlıyor ve sonra bunların bir kısmından kaçar, bir kısmına doğru da koşar hale geliyoruz.

Bilişsel Birleşme/ CognitiveFusion

Düşünceler, hatıralar vb. (olumlu ya da olumsuz algılanan her türlü içsel deneyimler ) gibi zihinsel içeriğe güçlü olarak inanılırsa veya kelimenin dediği anlam olarak algılanırsa bu bir kaynaşma örneği olarak kabul edilir. Genel anlamda bilişsel kaynaşma kişinin ne düşündüğüne kendisini kaptırması anlamına gelir.

ACT diğer ismiyle Kabul ve Kararlılık Terapisidir.

Ne düşündüğü bireyin diğer işlevsel olan davranışsal düzenleme kaynaklarına hükmeder. Burada düşünce derken ilişkisel ve sembolik olan her şeyden bahsediyoruz. Yani jestler, mimikler, anılar, görüntüler ve duyguların bazı özellikleri ‘’düşüncedir.’’ ACT’a göre sorun ne düşündüğümüz değil, neyi düşündüğümüz ile ilgili nasıl ilişki kurduğumuzdur. Bizler için önemli olan kelimeler değil, kelimelere yüklediğimiz anlamlardır.

Kavramsal Geçmiş ve Geleceğin Baskınlığı: Esnek Olmayan Dikkat

Yaşantısal kaçınma ve bilişsel birleşme sayesinde burada ve şimdi deneyimimiz ile kolayca irtibatımızı koparabilir. Hepimiz geçmiş ile ilgili pişmanlıklar ve gelecek ile ilgili kaygılara kapılarak kolayca ana odaklanmakta güçlük çekebiliriz. Oysa hayatın gerçekleştireceği tek şu andır.

Kavramsal Benliğe Bağlanma

Hepimizin kim olduğuna dair bir hikayesi vardır. Bu hikâye geçmişin formulasyonu ve tanımlanması, geleceğin öngörülmesi ve değerlendirilmesi neticesinde ortaya çıkar. Bu hikayede biz varız. Bu hikayede kavramsal benlik var. Ama biz sadece o hikâyeden ibaret değiliz.

Lisedeki halimizi tanımlayacak olsak çoğumuzun kendimiz için seçtiğimiz birçok kavram olacaktır fakat bizler seçtiğimiz o kavramlardan mı ibaretiz? Geçmiş ve gelecek perspektifinden baktığımızda kendimiz için seçebileceğimiz birçok kavram varken bizler sadece birkaç kavramı benimsiyoruz ve bütüne odaklanamıyoruz. Bağlam olan benliğimiz iken sürekli değişken olan düşünceler ve içlerinden seçilen kavramları birbirinden ayırt etmekte zorlanıldığını görüyoruz.

Değerlerde Belirsizlik/ Değerlerle Kurulan Bağın Zayıflaması

Herkesin bu dünyada yaşıyor olması ve neden dünyaya geldiği ile ilgili bir amacı vardır. Bunlar bizim değerlerimiz. Anlayışlı bir eş olmak, çocuklarına karşı şefkatli anne olmak vs. Davranışlarımız faydasız düşüncelerle birleştiğinden veya hoş olmayan kişisel deneyimlerimizle birleştiğinde uğruna yaşadığımız değerler ile bağımız zayıflar ve kopar. Bunun sonucunda işlevsiz, dürtüsel, anlamsız davranışlar sergilemeye başlarız.

Değer Odaklı Davranışlarda Kararlılık

Adanmış eylem kişinin değerlerine (kişi için kim ve ne önemli ise)  hizmet eden davranışlar yapması ve bu tip aktivitelerle meşgul olmasıdır. Anlamlı bir hayat eyleme geçerek yaratılır.  Adanmış eylemler aslında temelinde değerlerimizin olduğu bir yaşamı kabul etmektir. Bu eylemler değerlerimiz tarafından yönlendirilirler.

Değerlerimizi tanımlamak önemli, fakat hayatımızı ve yaşamımızı daha anlamlı, daha dolu kılan şey değerlerimiz ile uyumlu eylemlerimizdir. Yola çıkarken pusuluya bakmak bizi istediğimiz yere götürmez. Bunun için pusulanın gösterdiği yönde yürümek de gerekir.

Aile Danışmanı İlayda Coşkun